Sabri Kürkçüoğlu, mazideki Urfa'da fotoğrafçıları şöyle anlatıyor; 1980’lere kadar Urfa merkezinde birkaç yerde sokak fotoğrafçıları vardı. Bunlar cadde ve sokakların uygun yerinde duvar kenarında olurlardı.
Ulu Cami’nin Yıldız Meydanı tarafında, eski adliye binası önünde, yeni hükümet binası yan tarafında, Asfalt Yol’da bulunan bu fotoğrafçılar yaz kış açık havada duvar önünde vesikalık ve portre fotoğraf çekimleri yaparlardı. Onlara halk arasında “şipşakçı” da denirdi.
Üç ayak üzerinde bir kutu bir de duvarda bir perdeleri olurdu. Akşam olunca kutuyu yanındaki kayıştan omuzuna alıp ahşap üçayağı da katlayarak koltuk altına alarak malzemelerini evine taşırdı.
Bu sokak fotoğrafçılarının arka fon dekorları büyük boyda siyah bez zemin üstüne işlenmiş resimlerdi. Bu bezin üzerinde çiçekler, kuşlar, ay yıldızlar, bayraklar ve “Urfa Hatırası” gibi yazılar olurdu. Fotoğraf kutusunun sağı ve solu, daha önce çekilen fotoğraflardan örnekler yapıştırılarak vitrin görevi görürdü.
Fotoğrafı çekilecek kişi makinenin karşısındaki perdenin önünde durur. Fotoğrafçı siyah kolluklarını giyip, kutunun iki yanından ellerini sokarak karanlıkta fotoğraf kâğıdını yerine yerleştirir.
Sonra arka camdan beliren görüntüyü kontrol etmek için siyah, büyük bir örtü ile bakar, sağ eli ile objektifin önündeki kapağı kaldırır, sol eli ile havada işaretler yaparak oraya bakılmasını sağlar, kendine göre belirlediği bir zaman dilimi bekleyip kapağı tekrar objektifin üzerine takar, önce görüntü kâğıdın üzerine arap (negatif) olarak çıkar; bu kart makinenin önüne konulup tekrar çekilerek pozitife dönüştürülür.
Kutunun içindeki yıkama işleminden sonra kart havlu ile kurulanır, kenarları makas ile düzeltilip biraz daha kuruması beklenerek müşteriye hafif nemli olarak verilirdi.
Alaminüt fotoğraf makinesi, ön tarafında körüklü fotoğraf makinesi bulunan ahşap bir kutudur. Kamera ve karanlık oda kutuda bir aradadır. Alaminüt fotoğraf makinelerinde film değil fotoğraf kartı kullanılır, birkaç aşamadan sonra makineden pozitif bir görüntü kart üzerinde elde edilir.
Makine kutusunun içinde ışığa duyarlı, karanlıkta kutusundan çıkarılabilen fotoğraf kartı ile içinde kimyevi banyo ve sabitleyici kimyasallar bulunan iki küçük tepsi vardır.
Fotoğraf çekiminden sonra kartın kimyevi banyo işlemi ayrı bir karanlık odada değil, makine kutusunun içinde gerçekleşir. Fotoğrafçı tecrübesine bağlı olarak ışık ölçümü yapar, mevcut ışığa göre diyafram açıklığını ve örtücü hızını ayarlar. Bazı Alaminüt makinelerde örtücü yoktur.
Bu durumda “objektif kapağı” deklanşör ve örtücü görevi görür. Fotoğrafçı doğru pozlama için objektif kapağını objektiften ne kadar süre çıkarması gerektiğini tecrübeyle tahmin ederek fotoğraf çekimini gerçekleştirir.
Cihat Kürkçüoğlu, Ulu Cami’nin Yıldız Meydanı tarafındaki kapısının girişinde 1970’ten evvel fotoğrafçılık yapan Kâmil Amca’yı şöyle anlatmaktadır: “Kâmil Amca’nın dükkânı yoktu. Açık havada ‘üç ayaklı alaminüt makine’ ile fotoğraf çekiyordu.
Kâmil Amca duvara gerdiği siyah bezden bir fonun önüne insanları oturtur, objektifin kapağını açarak ağzında bir şeyler mırıldanır, objektifi tekrar kapatırdı. Sonra elini makinenin arkasında uzun boru şeklindeki siyah bezin içine sokar, bir şeyler karıştırır, daha sonra makinenin yan tarafındaki küçük çekmeceyi açar, su içindeki kart üzerinde oluşan “Arap” dediğimiz negatif fotoğrafı çıkartır, objektifin karşısına koyup objektifin kapağını açar, yine ağzında bir şeyler mırıldandıktan sonra objektifin kapağını tekrar kapatırdı.
Sonra elini boru şeklindeki siyah bezin içine sokar, içeride bir şeyler yaptıktan sonra yandaki çekmeceden fotoğrafın normal görüntüsünü çıkartırdı”
1980’den önce Urfa’daki diğer seyyar fotoğrafçılardan bazıları şunlardı: Kamil İdemen, Salih Yıldırım, Halil Yeğen, Salih Aydın ve Tahir Amca…
………………………..
Fotoğrafçı Tahir Amca (Asfalt Cadde-URFA-1968)/Fotoğraf: İbrahim DEMİREL (Gazi Üniv. İletişim Fak. Em.Öğr.Üyesi)