Birbirinden farklı mesleklere sahip olmak, her babayiğidin harcı değil. Hasan Parmaksız, terzilikten orkestraya, oradan da ud yapımına geçmiş. En büyük özelliği ise 1952 model motosikletiyle İngiltere hariç bütün Avrupa’yı dolaşması. Parmaksız, gezginlik uğruna Almanca, ingilizce de öğrenmiş.

Şanlıurfalı Hasan Parmaksız 76  yaşında bir ud yapımcısı aslında. Ama o, gözünü karartıp en cesur gençlerin bile gösteremeyeceği kararlılıkla bir serüvene bırakmış kendini. 1952 model BMW marka motosikletiyle 30 yıldır bütün dünyayı ülke ülke dolaşmış.

1977 yılında genç yaşta iş hayatına atılan Parmaksız, uzun yıllar terzilik yaptığı mesleğine ud ve keman çalmayı da eklemiş. Macera arayışı, onun ruhunda var: Parmaksız, ortaokulu yarım bırakmış. İstanbul’un taşı toprağı altın diyerek 14 yaşında evden kaçıp İstanbula yollanmış.

Çocuk yaşında Şanlıurfa’da başladığı terzi çıraklığını İstanbul’da da ‘Mesleğim var’ deyip devam ettiren Parmaksız, 19 yaşına kadar terzilik yapmış. Terzilik yaptığı dönemlerde gündüz atölyede çalışan, geceleri ise İstanbul’un meşhur gazinolarında ünlü sanatçıların orkestrasında ud çalan Parmaksız, para kazındıkça terzilikten konfeksiyonculuğa yükselmiş.

Hasan Parmaksız1

Ud çalmayı Şanlıurfa’da aile mesleği olarak öğrenen Parmaksız sıradan bir udcu iken ünlülerin udcusu olmasını şöyle anlatıyor; ‘’İstanbul’da ünlü udcu Urfalı Doğan Güllüoğlu ile bir gazinoda tanışma fırsatım olunca bana sahip çıktı. Aynı ortamda bestekâr Şekip Ayhan Özışık, Kemancı Ali Yüceturanlı ile tanıştım.

Bu isimler Zeki Müren’in orkestrasında görev yapıyorlardı. Bana sahip çıktılar ve ilk olarak Tepebaşı Gazinosu’nda Ali Yüceturan ile birlikte ünlü sanatçı Şükran Ay’ın orkestrasında ud çalmaya başladım. Daha sonra Sevim Çağlayan, Emel Sayın, İnci Çayırlı, Neşe Karaböcek, Safiye Filiz ve daha nicelerinin orkestrasında görev aldım. Böylelikle sıradan bir ud çalgıcısıyken ünlerin udcusu oldum.’’

TERZİLİKTEN UDCULUĞA, SONRA MOTORCULUĞA

Hem terzilikten hem de geceleri ud çalmaktan çok iyi para kazanmaya başladığını anlatan Parmaksız, kendine önce bir konfeksiyon işyeri açtığını daha sonra ise işlerini daha çabuk yürütebilmesi için İtalyan marka 67 model Vespa bir motor aldığını söylüyor.

Parmaksız, 1970’li yıllarda İstanbul’dan Şanlıurfa’ya motosikletiyle ilk geldiğinde herkesin etrafında toplanıp motosikletini yakından merakla incelediğini ve İstanbul’dan Urfa’ya motosikletle gelmesine şaşırdığını belirtiyor.

Babası Mehmet Parmaksız’ın da motora karşı büyük bir hevesinin olduğunu hatırlatan Parmaksız, ‘’Babamın emekliliğine az kalmıştı. Bana Emekli olduğumda motosikletle Avrupa turuna birlikte çıkalım. demişti. Anlaşmıştık; ama babam emekliğine 6 ay kala vefat etti. Bu projemiz gerçekleşmedi.’’diye anlatıyor.

Eşi motosiklet tutkusuna karşı çıksa da Parmaksız, 1981 yılında aldığı 1952 model BMW marka ikinci motosikletiyle önce Türkiye’yi gezmeye başlamış. Hayalinin ilk adımını ise 1988’de atmış. Motosikletine atladığı gibi 15 günde Bulgaristan, Yugoslavya, Macaristan ve Polonya’nın altını üstüne getirmiş.

İlk gezisinden sonra görmüş ki; dil öğrenmesi gerekiyor, bunun üzerine Almanca çalışmaya başlamış. Parmaksız ortaokuldan terk olmasına rağmen kısa bir sürede Almancayı öğrenmiş. Ve yine motosikletine atlayıp, ver elini Almanya, Ukrayna, İtalya, Yunanistan, İspanya, Hırvatistan deyip İngiltere hariç bütün Avrupa’yı baştanbaşa dolaşmış. Ve son olarak da ters yöne İran’a kadar uzanmış.

Mısır’ı, Ürdün’ü bütün baklaları motoruyla bir seyyah gibi gezen Parmaksız’ı en çok Romanya ve Hırvatistan etkilemiş. Bu iki ülke’nin hem tabiatına vurulmuş hem de her şeyi ucuz olmasını sevmiş.

Hasan Parmaksız

MOTOSİKLET TUTKUSU AYAĞINDAN ETMİŞ, AĞZINDA DİŞ BIRAKMAMIŞ

Şanlıurfalı gezgin Parmaksız, yaşadıkları için şunları söylüyor: ‘‘Bana para lazım değil. Ya ucuz yerlerde kalıyorum ya da doğada kamp yapıyorum. Ormanlarda veya göl kenarlarında yatıp, gündüz şehirleri geziyorum. Gezginler böyledir. Yol boyunca birçok insanla tanışıyor, yeni şeyler öğreniyorum. Bu seyahatlerin riski de var tabii. Birkaç kez kaza geçirdim ve ayağım kırıldı. Ama vazgeçmedim. Bu yıl da motorumla yine yollara çıkıyorum. Hedefimde Hırvatistan var.’ ’

MOTOR TUTKUSU, EVLİLİKLERİNİ YIKMIŞ

30 yaşında Nedret Elçora ile evlenen Parmaksız, 20 yıl devam eden evliliklerinde 2 çocukları olmasına rağmen, motosiklet tutkusu yüzünden eşiyle şiddetli geçimsizlikler başlamış. Bu yüzden eşinden ayrılan Parmaksız 8 yıl ayrılığın ardından eşi kendisine dönmüş. Çocuklarının üniversite okuması için tekrar aileyi kurduklarını belirten Parmaksız, babasına ait tarihî Urfa evinde şimdilerde motor tutkusunu devam ettiriyor. Eşi ve çocukları İstanbul’da yaşarken kendisi hayatının büyük bölümünü Urfa’da geçiriyor. Babasının 1961 yılından itibaren İstanbul’a yerleşmesinden dolayı İstanbul’da da evi bulunan Parmaksız, ‘’Babam Avusturya Koleji mezunu’’ diyor

TARİHİ URFA EVİ MOTOR MÜZESİ GİBİ

Birecik’te Yağmur Altında Bayramlaşmaya Yoğun Katılım Birecik’te Yağmur Altında Bayramlaşmaya Yoğun Katılım

ParmaksızŞimdilerde yılın belirli dönemlerinde iki katlı tarihi Urfa evinde yaşayan Parmaksız'ın en eskisi 1950 model olmak üzere yaklaşık 50 motoru bulunuyor. Evden çok motor müzesini andıran Parmaksız’ın evini yabancı turistler de zaman zaman ziyaret ediyor.

O hayatında hiç sıfır motora binmemiş. Hep ikinci el motor almayı tercih etmiş. İkinci el motorlarını da kendisi tamir ede ede artık bu konuda da uzmanlaşmış.

Evi hem motor müzesini andırırken hem de her türlü motor parçası ve tamir aletiyle de atölyeyi benziyor. Tarihi Urfa evinin her odasında tarihi değeri yüksek olan yaklaşık 50 motoru bulunan Parmaksız’’Bu motorlarımın her biriyle ayrı bir anım bulunuyor. Hepsi çok seviyorum. Bunları şimdi atsam atılmıyor satsam satılmıyor. Motor aşkım evimin de motor müzesine dönüşmesine neden oldu. Şimdi evime gelenler bu kadar motorun hepsini bir arada görünce şaşırıp kalıyor.’’diyor