Mevlit her yıl olduğu gibi sivil toplum kuruluşları ve Risale-i Nur gönüllüleri tarafından organize ediliyor.
Bu yılki hicri 25 Ramazan ile miladi 25 Mart tam tamına tevafuk ediyor.
Okunacak mevlit başta Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed (asm) ve bütün peygamberler, sahabeler, evliyalar olmak üzere Bediüzzaman Said Nursi ve tüm şehitlerimizin ruhlarına bağışlanacak.
65 yıldır kesintisiz olarak okutulan mevlide bu yıl da Bediüzzaman Hazretlerinin sevenleri, talebeleri ile Türkiye ve dünyanın dört bir yanından misafirlerin katılımı bekleniyor.
Mevlit aynı zamanda uzaktan yakından gelen Risale-i Nur talebelerinin birbiriyle kucaklaşarak yüz yüze görüşmelerine vesile oluyor.
Mevlit programı; teravih namazının ardından mevlit açış konuşması, gecenin anlamına uygun kısa bir Risale Nur dersi, Aşr-ı Şerif tilaveti, mevlid-i şerif okunması, ilahiler ve ardından yapılacak bir dua ile sona ermiş olacak.
Mevlit akşamında uzaktan gelen misafirler sivil toplum kuruluşları ve Urfa halkı tarafından evlerinde misafir ederek iftar yemeği ikram ediliyor.
Ayrıca mevlide katılanlara bol bol su, tatlı ve şeker ikramı da yapılıyor.
Cami içerisine sığamayan dinleyiciler için avluda hazırlanan birkaç noktaya çevrim içi dijital ekranlar yerleştirilerek mevlit tüm izleyicilere canlı olarak aktarılıyor.
Mevlit sosyal medya platformlarında ve yerel medyada canlı olarak yayınlanacak.Bir taraftan şehrin her tarafı billboardlar ile süslenirken bir yandan da dijital video ve resimler ışıklı reklam panolarında yayında olacak.
Risale-i Nurlardan alınan kısa ve çarpıcı vecizelerle süslenen billboardlar şehrin yüzlerce kavşak ve noktasına ulaştırılmış durumda. Bu vesile ile hem daveti hem de tebliğ yapılmış olunuyor.
Bediüzzaman hazretlerinin Şanlıurfa’da vefat etmesi ve ilk mezarının Halil-i Rahman Dergahı avlusunda olması itibariyle mevlidin ayrıca manevi bir değeri var. Hâlâ ilk defnedildiği yer sessiz ve garip olarak duruyor.
Onun mübarek naaşı vefatından 111 gün sonra 12 Temmuz 1960 gecesi zamanın ihtilal komitesinin talimatıyla bir gece ansızın yıkılarak bilinmeyen bir meçhule naklediliyor.
Zaten kendisi, “Benim kabrimi gàyet gizli bir yerde.. bir iki talebemden başka hiç kimse bilmemek lâzım geliyor, bunu vasiyet ediyorum” demişti.
Olacakları önceden hissedercesine, hicri 1379 yılını işaret ederek yazmış olduğu Eddâi’sinde şunları ifade edecektir:
-Yıkılmış bir mezârım ki, yığılmışdır içinde
-Saîd’den yetmişdokuz emvât, bâ âsâm âlâma.
-Sekseninci olmuşdur mezâra bir mezâr taş,
-Berâber ağlıyor hüsrân-ı İslâma...
-Mezar taşımla pür-emvat enîndar o mezarımla
-Revanım saha-i ukba-yı ferdâma.
-Yakînim var ki: İstikbal semavatı, zemin
-i Asya-Bâhem olur teslim, yed-i beyza-yı İslâm'a
.-Zira yemin-i yümn-ü imandır, verir emni eman ile enama...