GÜNDEM

Şanlıurfa Sivil Toplum Kuruluşları Yahya Sinwar İçin Basın Açıklaması Yaptı

İsrail, Gazze ve Lübnan'a yönelik acımasız saldırılarını sürdürürken, Hamas lideri Yahya Sinwar’ın Gazze'deki tesadüfi bir operasyonda öldürüldüğü duyuruldu. Yahya Sinwar'ın şehadeti münasebeti ile Şanlıurfa Sivil Toplum Kuruluşları olarak bugün cuma namazından hemen sonra Balıklıgöl'de basın açıklaması yaptı.Açıklamada;"Büyük komutan Yahya Sinwar, şehadetin mübarek olsun!"denildi.

Abone Ol

Şanlıurfa Sivil Toplum Kuruluşları ortak basın açıklamasında, Hamas lideri Yahya Sinwar’ın öldürülmesinin direniş ruhunu güçlendireceği belirtildi.

Şanlıurfa Sivil Toplum Kuruluşları ortak basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi; "Mute savaşında; Zeyd şehid oldu, Ca'fer sancağı aldı. Ca'fer şehid oldu, sancağı Abdullah aldı, o da şehid oldu, sancağı Allah'ın kılıçlarından Halid bin Velid aldı. Ardından Allah zafer ihsan etmişti.

Şimdilerde sancağı taşıyan Hamas liderleri Şeyh Ahmed Yasin, Dr. Abdulaziz Rantisi, İsmail Heniye ve diğer tüm şehitler ve dün de siyonist İsrail’in korkulu rüyası büyük komutan, büyük başkan Yahya Sinwar’ımız şehid oldu. Hepsinin şehadetlerini tebrik ederiz, direnişin yanında olduğumuzu bir kez daha haykırıyoruz.

Yahya Sinwar, görüntülerde görüldüğü gibi; üzerinde hücum yeleği, elinde silahı ile kanını en sevdiği toprağa akmış durumda şehit olmuş. 

Şehid Yahya Sinvar bir konuşmasında şunları haykırmıştı; 

- Düşmanın bana verebileceği en büyük hediye, beni öldürmektir.
- Allah’ın huzuruna, düşmanın eliyle şehit olarak gitmek istiyorum.
- Felç, kalp krizi ya da bir kazayla ölmek istemiyorum. Sıradan bir ölümdense şehit olmak istiyorum.
- 59 yaşındayım. F-16 ile şehit edilmeyi korona virüsten ölmeye tercih ederim. Demişti ve arzu ettiği şekilde siyonist işgal çetesi ile göğüs göğüse çarpışırken canını vermiş. Bu şekil bir şehadet te yani  cihad meydanında göğüs göğüse çarpışarak şehid olmak şehadetlerin en yücesidir. İşte Sinwar bunu yapmıştır ve inşallah o yüce mertebeye ulaşmıştır.

"Eğer Musa'nın asası sizi yola getirmezse yarın Firavunun sopası sizi yola getirir." diyordu Yahya Sinwar ve yine “Uğrunda Öleceğin Bir Dava Edin, Adı İslam Olsun” diyordu Şehid Yahya SİNVAR.

29 Ekim'de doğdu. 18 Ekim'de cezaevinden çıktı.  7 Ekim'de Aksa Tufanı'nı başlattı. 17 Ekim'de şehit oldu. Ekim ayının parlak yıldızı Sinwar, tam da üstadı Şeyh Ahmed Yasin’in “bizler direndik! ileri atıldık ve kaçmadık! dediği gibi yaptı; kaçmadı, ileri atıldı, savaştı ve şehid oldu.. Cebinden ise belkide biz müslümanların sezsizliğine sabretmek için sabır çektiği tesbihi çıktı.


Cihad meydanı, İslam İşbirliği Teşkilatı toplantılarında lanetlemeye benzemez,
Cihad meydanı, Arap Birliği toplantılarındaki kınamaya da benzemez,
Cihad meydanı, tertemiz elbiselerle mikrofon başında ahkâm kesmeye de benzemez, 
Cihad meydanı, miting meydanlarına ve bizim gibilerin yaptığı basın açıklamalarına da benzemez,
Cihad meydanı; bedel ister delicesine; çarpışa çarpışa ölmeyi gerektirir.

Bazıları Sinwar, tünellerde saklanıyor diyordu.
Sinwar istese Mısır, Ürdün ya da Katar'a gitme şansı vardı ama o meydanda aslanlar gibi mücadele edip Allah yolunda şehid olmayı tercih etti.

İşgalcilerin kendi itiraflarına göre şehit edildiğinden Sinwar olduğu anlaşılmış, Yani direnişçilerden farksız bir şekilde mücadele vermiş. Allah bilir en ön cephede şimdiye kadar kaç cendereden çıktı, kaç pusuda kaç işgalciyi cehenneme yolladı. 

Allah, çıkan görüntülerle onun cephenin en ön saflarında aslanlar gibi göğüs göğüse çatıştığını, elindeki silahı, üzerindeki hücum yeleği ile son ana kadar izzetli bir şekilde direndiğini bariz bir şekilde tüm dünyaya gösterdi ve bizleri şahit etti. Allah şehadetini mubarek eylesin.

Peki bundan sonra ne olacak diye soranlara ise aslında Ebu Ubeyde geçtiğimiz hafta yaptığı konuşmasının bir bölümünde şu şekilde cevap vermişti;

"Eğer suikastler direnişi sona erdirseydi, 90 yıl önce İzzeddin el Kassam şehit olduğunda direniş biterdi. Liderlerimizin yerine yeni liderler, bir askerin yerine on, bir şehidin yerine binlerce direnişçi gelir. Bu kutsal topraklar, zeytin ağaçları gibi mücahidler yetiştirir.”

Şimdi anladınız mı? Yani bu dava şahıslara bağlı değil, Allah’ın davasıdır ve yiğitlerin omuzlarında devam edecektir. 
Bir Ölür Binlerce Diriliriz. Yaşasın Özgür Filistin.

Diğer tarafta ta yine siyonist işgalci İsrail, kuzey Gazze’deki Cebaliye mülteci kampına yönelik kuşatmasını 13 gündür devam ediyor. Yardım kuruluşları, yüzlerce insanın şehid olduğunu,  binlerce insanın mahsur kaldığını ve kaçmaya çalışanlara ateş açıldığını bildiriyor. Bölge sakinleri, bombardıman nedeniyle kurtarma çalışmalarının engellendiğini ve şehid cesetlerin sokaklarda kaldığını söylüyor. Filistin’in BM Temsilcisi “Kuzey Gazze’de şu anda bir soykırım içinde soykırım yaşanıyor” açıklamasını yaptı.
 Yani durum vahimin de ötesinde. Öfkemizi diri tutalım, gündemden düşürmeyelim, Dünyanın harekete geçmesi gerekiyor. Hepimiz mesulüz.

Ya Vedûd! 
Mute savaşı gibi Gazze’de de peş peşe şehid olan bu yiğitleri yardımlarınla sevindir. Bizlere de şuur ve onlara yardımcı olmayı nasip et.

Tüm STK lara ve destek veren halkımıza teşekkür ederiz."