Şanlıurfa geçmişten günümüze kadar sürünerek gelen illerin başında gelen talihsiz bir köydür…

Şanlıurfa geçmişten günümüze kadar sürünerek gelen illerin başında gelen talihsiz bir köydür…
‘Köyüdür’ diyorum çünkü batı illerinden ilçe ve köylerle bile kıyaslanamayacak kadar geride bırakılmış ve ihanate uğramış bir kenttir…
Herkes (Bürokrasi, siyaset ve diğerleri) Şanlıurfa’da her şeyin yerli yerinde güllük gülistanlık olduğunu göstermek için elli takla atıyor…
Hayır kardeşim Urfa’da hiçbir şey yerli yerinde değil, hele hele güllük gülistanlık hiç değil!...
Hala hastanelerde kuyruklarda sürünüyor, sürünmek istemeyenler ise özel hastanelerin tefeci muamelesi ile karşılaşıyor…
2 Milyon 500 Bin nüfusa sahip Koskoca bir kenti iki hastaneye mahkum etmek ve yanına bir iki tane de özel hastane serpiştirmek ve buna seyirci kalmak bu vatandaşa, bu kente ve bu ülkeye ihanettir…
Sabahın erken saatlerinde hastanelere sıra kapmaya giden vatandaşlar her gün sırtından bıçaklanarak geri dönüyor… Hem de kendi seçtiği yönetcileri tarafından bıçaklanıyor…
Çok şanslı olanlar yarım yamalak bir muayene için sıra bulabiliyor, bulamayanlar ise ensesini kaşıyarak sırtındaki bıçak yarası ile evinin yolunu tutuyor ya da belki sıra buluurum ümidiyle hastane koridorlarında bilgi işlemcilerin gözünün için bakıyor, hem de yalvarırcasına…
İyi niyetli bilgi işlemciler de boşluk bulduklarında ya da doktora ricada bulunup onlara yardımcı oluyor…
Hiç utandınız mı; sayın yöneticiler?!!.
Şimdi size sorunun daha iyi anlaşılması için bir vatandaşın bana gönderdiği ve daha önce sosyal medya hesabımdan da paylaştığım bir olayı anlatacağım…
Bu vatandaş çocuğu alıp özel bir hastaneye gidiyor, muayane için 60 lira kesiliyor, ardında muayene için doktor kapısında bekliyor…
Muayene sırası geldiğinde ise doktor kendisini tahlil için yönlendiriyor, orada 62 lira parası alınıyor…
Tahlil sonuçları çıktığında çocukta ROTA denen salgın virüsü tespit ediliyor…
Doktor hemen vatandaşa ilaç yazıyor ve alması için eczaneye yolluyor… bu ilaçlar da 72 lira tuttu mu…
Bu ilaçların bir kısmını alan vatandaş bir kısmını da daha sonra alıyor (çünkü parası yetmiyor)…
Neyse ilaçlarını alan vatandaş müşahade odasını yolunu tutuyor. Orada ki hemşire vatandaşın parasıyla alınan serumu aldıktan sonra onu bilgi işleme gönderip ayrı bir giriş yaptırıyor ve orada da 15 lirasını alıyor mu…
Vatandaş cebindeki son parayı da bilgi işleme kaptırıp evinin yolunu tutuyor…
Eve vardığında serum için takılan kelebek adı verilen iğne damarda dönmüştür… tekraradan hastaneye gidip 15 lira daha verip yeni bir kelebek takar…
Velhasıl bu vatandaş asgari ücretle çalışan ay başını kıt kanaat getiren biridir… sırtından bıçaklanmış ve yaralı halde evine gelir…
Aklına cebindeki olmayan paranın yerine cep telefonu gelir ve soluğu telefoncu da alır…
Neden mi bu sefer de 55 liradan 85 liraya çıkan mama ihtiyacı vardır…
Ben gazeteci olarak bana düşen görevi yaptım. Umarım sayın yöneticilerimiz de bunları okur ders çıkarır, vatandaşının daha rahat bir şekilde temel haklarına ulaşması için çalışır…
Sevgi ve saygı ile…