Tarih boyunca farklı uygarlıklara ev sahipliği yapan Anadolu toprakları, arkeolojik araştırmalar için zengin bir kaynak. Türkiye’de 2023 yılı da arkeolojik keşiflerle dolu bir yıl oldu. Milliyet, arkeologların görüşleri ışığında artık geleneksel hale gelen “yılın arkeolojik keşifleri” listesini derledi.
Liste çalışması Kocaeli Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Şengül Aydıngün’ün koordinasyonunda yürütüldü. Bu kapsamda arkeoloji alanında eğitimlerini sürdüren yüksek lisans ve doktora öğrencilerinden bir kurul oluşturuldu. Kurul, 2023 yılında yürütülen onlarca kazıyı titizlikle inceledi. İnceleme sırasında kazılarda çıkan buluntuların, Türkiye topraklarının geçmişine tuttuğu ışık kadar insanlık tarihi açısından değeri ve kamuoyunda yarattığı etki de göz önüne alındı.
1034 KİŞİYLE ANKET
Prof. Dr. Aydıngün başkanlığındaki kurul, 25 adaylık bir liste hazırladı. Bu liste, 15 üniversitede arkeoloji eğitimi gören lisans öğrencilerine gönderildi. Öğrencilerin, “aday liste” üzerinden hemen her meslekten toplam 1034 kişiyle yaptıkları iki ay süren anket sonucunda yılın en önemli 10 arkeolojik keşfi belirlendi.
Aydıngün, süreci şöyle anlattı: “Bakanlığımızın izniyle sürdürülen tüm kazıları yıl boyu inceledik. İnsanlık tarihini aydınlatan eşsiz buluntular bizi heyecanlandırdı. Çok paydaşlı bir çalışma grubu kurarak ön eleme yaptık. Bilime yeni bir katkı sunan ve tarihsel değeri yüksek örnekler listeye alındı. Bazı eserler eşit oy aldı, onları tek sırada verdik. Bu yıl heykel grupları çok fazla ele geçti, hepsi birbirinden güzel bu eserleri tek bir sıraya yerleştirdik.”
İLK ÜÇ BULUNTU
Bu çalışma sonucunda Göbeklitepe’nin D Yapısı’nda bulunan; kırmızı, beyaz ve siyah pigment kalıntıları olan kireç taşından yaban domuzu heykeli listenin ilk sırasında yer aldı. Kütahya’nın Tavşanlı ilçesindeki Tavşanlı Höyük’te bulunan, deri ve beyin kalıntılarının da korunduğu yaklaşık 4 bin yıllık iki insan iskeleti, ikinci sırayı aldı. Üçüncü önemli keşif ise Çorum-Hattuşa’da Hitit İmparatorluğu’na ait topraklarda keşfedilen yeni dil “Kalaşmaca” ve aynı medeniyete ait fildişi plaka oldu.
YILIN ARKEOLOJİK KEŞİFLERİ
1) Göbeklitepe’de bulunan domuz heykeli
2) Tavşanlı Höyük’teki insan iskeletleri
3) Hattuşa’da keşfedilen yeni dil Kalaşmaca ve fildişi plaka
4) Büklükale kazısından Kimmer izleri
5) İstanbul Beşiktaş kazılarından Neolitik Dönem’e ait ahşap kalıntılar ve Saraçhane’de bulunan Pan heykelciği
6) Stratonikeia Antik Kenti’nde ortaya çıkarılan 1900 yıl öncesine ait çocuk ayak izleri
7) Farklı kazılardan heykeller: Amasra Nymphe’si, Syedra Nyke’si, Düzce Prusias Ad Hypium’daki İskender başı, Aizonai, Kelenderis ve Stranonikeia’da ele geçen Roma Dönemi tanrı/tanrıça heykelleri
8) Van Körzüt Kalesi’nde M.Ö. 9. yüzyıla ait Urartu yazıtları
9) Antalya Kumluca’da Tunç Çağı batığından 3600 yıllık bakır külçeler
10) Van Kaniye Nekropolü’nde ele geçen 11 delgili trepanasyonlu (cerrahi müdahale) kafa tası Hattuşa’da bulunan fildişi plaka.
‘KOLEKTİF BİR ÇABA’
Kocaeli Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Yüksek Lisans Öğrencisi Deniz Badem: 2023 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığının katkılarıyla, ülkemizin birçok yerinde yürütülen arkeolojik kazılar sayesinde eşsiz buluntularla karşılaştık. Tarihsel ve bilimsel olarak her birinin ayrı değeri olan buluntuların seçimi yoğun bir kolektif çabayla gerçekleşti. Kocaeli Üniversitesi yüksek lisans öğrencileri olarak eserleri tek tek, uzun tartışmalar sonrasında heyecanla inceleyerek ve değerlendirerek listeyi hazırladık.
Göbeklitepe’de bulunan bu yaban domuzu heykelinin üstündeki pigment kalıntıları, heykelin renkli olduğunu gösteriyor.
Büklükale’den Kimmer motifli buluntu. Buluntular, yıkıma neden olan bir Kafkas göç dalgasının arkeolojik somut kalıntıları olması açısından önemli.
İstanbul Saraçhane’de bulunan, Antik Yunan mitolojisinde çobanların ve sürülerin tanrısı olarak bilinen Pan heykeli. Heykel, alanda bir Roma Sarayı’na işaret ediyor.
Düzce’de Prusias Ad Hypium Antik Kenti’nde ele geçen 1900 yıllık İskender başı.
UZMANLAR BULUNTULARIN ÖNEMİNİ DEĞERLENDİRDİ
‘Yazıtlar ışık tutacak’
Doç. Dr. Halil Tekin: Hattuşa’da yeni bir dilin (Kalaşma dili) keşfi ve fildişi plaka buluntusu, Anadolu’da hiç bilinmeyen bir dilin varlığını ortaya koydu. Coğrafya açısından çok büyük bir keşif bence. Ayrıca Van’ın Kürzüt Kalesi’nde M.Ö. 9. yüzyıla ait Urartu yazıtları, kuruluş aşamasına ait yazıtların çoğalması adına çok önemli. Çok az yazılı belgeyi geride bırakmış uygarlığın karanlık yönlerine ışık tutacağına inanıyorum. Kimmer izlerinin bulunduğu Büklükale kazısında ise, yıkıma neden olan bir Kafkas göç dalgasının arkeolojik somut kanıtlarının saptanması oldukça değerlidir.”
‘Henüz yolun başındayız’
Prof. Dr. Ersin Doğer: Göbeklitepe ve Karahantepe gibi Erken Neolitik yerleşimler öyle anlaşılıyor ki bizi her yıl heyecanlandıracak. Bu iskanların anlaşılması konusunda henüz yolun başındayız diye düşünüyorum. Tavşanlı Höyük’te, Tunç Dönemi kazılarında ele geçen beyin ve derisiyle günümüze kadar gelmiş önemli kadavra. Yine DNA araştırmaları için paha biçilmez. Büklükale’de Kimmer izleri ve Beşiktaş’ta Neolitik Dönem ahşap buluntular ayrıca konuşulmalı. İstanbul’un Neolitik Dönem yaşamının sadece yarımadada, Saraçhane’de yoğunlaşmadığını araştırma fırsatları doğdukça o dönemde bir akarsu olan boğazın her iki yamacına da yayıldığını gösterme bakımından önemlidir. Ayrıca zaten, Hititlere ait her yeni buluntu Türkiye erken tarihi için önemlidir.