CHP'li Tanal, polis müdahalesi sonucu vücudunda oluşan morlukların ve çiziklerin görüntüsünü paylaştı ve hastanede tedavi altına alındığını duyurdu. Tanal, "Bu saldırı sadece bedenimde değil, hukuk devletinin ruhunda da derin bir yara açmıştır" dedi. Tanal'ın Ergenekon sürecinde de ayağı kırılmıştı.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması üzerine Saraçhane’de düzenlenen mitingin ardından polis vatandaşlar arasında gerginlik yaşandı. Dün, yüz binlerce kişinin katıldığı protestoların ardından bu sabah çok sayıda vatandaş güne hakkında verilen gözaltı kararı ile uyandı.
Gözaltına alınanlar arasında protestoları takip eden en az on gazeteci, TKP yöneticisi ve üyesi 9 kişi ve SOL Parti yöneticisi 3 kişinin olduğu de öğrenildi.
Sabah saatlerinde açıklama yapan CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal, “Polis saldırısı sırasında gömleğim yırtıldı ve bu sabah üzerimi çıkardığımda, gömleğimin tam altında kalan bölgede darp izlerini, çizikleri, morlukları gördüm” dedi.
Vücudundaki yaraları sosyal medya hesabından daha önce paylaşan vekil Tanal, X hesabından hastaneye kaldırıldığını açıkladı.
48 saattir sahada olduğunu Çağlayan Adliyesi’nden Saraçhane’ye, oradan tekrar adliyeye gidip geldiği için bu süreçte hiç evine uğramadığını üstünü değiştirmediğini aktaran Mahmut Tanalson 48 saatini şöyle anlattı; "Evime dahi uğrayamadım, üzerimi başımı değiştiremedim.
Polis saldırısı sırasında gömleğim yırtıldı ve bu sabah üzerimi çıkardığımda, gömleğimin tam altında kalan bölgede darp izlerini, çizikleri, morlukları gördüm. Bu izler; yalnızca fiziksel bir saldırının değil, aynı zamanda hukuka, insan haklarına ve demokrasiye yönelik bir saldırının izleridir.
Bu ülkede barışçıl şekilde protesto hakkını kullanan, demokratik tepkisini gösteren yurttaşlara karşı uygulanan bu şiddet, Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan “toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı”nın açıkça ihlalidir. Aynı şekilde Anayasa’nın 26. maddesi uyarınca ifade özgürlüğü de çiğnenmiştir.
Ayrıca, 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu açıkça belirtir: Polis; orantılı, ölçülü ve hukuka uygun şekilde müdahale etmekle yükümlüdür. Görevini kötüye kullanan, aşırı güç kullanan, hedef gözeterek saldıran personel açıkça suç işlemektedir.
Ben, görevini hukuk çerçevesinde yapan, vicdanlı, halkın polisi olan emniyet mensuplarını ayrı tutuyorum. Bu saldırgan tutumun sorumlusu olanları ise kınıyor ve haklarında yasal yollara başvuracağımı ilan ediyorum.
Bu saldırılarla; yalnızca şahsıma değil, demokratik hak arayışına çıkan tüm yurttaşlara gözdağı verilmeye çalışılmaktadır. Ama biz susmayacağız! Çünkü susarsak, hukuk da, demokrasi de, insanlık da susar!
Şunu herkes bilsin:
Türkiye bir polis devleti değildir!
Vatandaş, anayasal haklarını kullandığı için coplanamaz!
Sokakta adalet isteyen insanlar, düşman değil; bu ülkenin onurudur!
Bu saldırı sadece bedenimde değil, hukuk devletinin ruhunda da derin bir yara açmıştır. Bu hukuksuzluğun ve vesayet zihniyetinin peşini asla bırakmayacağım!"