SİYASET

İbrahim Halil Yıldız; Emine Şenyaşar’a Sarılmak Varsa Hatamız Özür Dilemek İsterim

Şanlıurfa'nın 26 ve 27. Dönem milletvekili  AK Parti MKYK Üyesi İbrahim Halil Yıldız, geçtiğimiz hafta sonu aralarındaki husumete son verdikleri Emine Şenyaşar’a sarılmak, varsa hatamız kendisinden özür dilemek isterim" açıklamasında bulundu

Abone Ol

"Taraflar barıştı, artık kimsenin cezaevine girmesini istemem"

Emine Şenyaşar, Urfa’nın Suruç ilçesinde sıradan bir hayat yaşarken bütün Türkiye onu acısından tanıdı.Milyonların sloganı olan “Hak, hukuk, adalet” in geldiği noktayı, güçlünün gerçekleri örtebilme kapasitesini teşhir etti.

Tam altı buçuk yıl direndi… Kar demeden kış demeden, adliye önlerinde, TBMM’de, elinde “Adalet” yazan dövizle iki oğlu ve eşinin katillerinden hesap sorulmasını istedi.

2018'de genel seçimlerinden 10 gün önce, AKP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Halil Yıldız'ın Suruç'taki esnaf ziyaretleri sırasında yaşanan saldırıda bir oğlunu kaybeden Emine Şenyaşar’ın aynı olayda yaralanan eşi ve diğer oğlu da hastanede öldürüldü.

Aynı olayda İbrahim Halil Yıldız da abisini kaybetti

Emine Şenyaşar’ın altı buçuk yıl başka bir deyişle yetmiş sekiz ay süren inadı olmasaydı, devlet katında “hayatı değerli olmayanların” on yıllara dayanan birikmiş adalet arayışını arkasına almasaydı, Kürt meselesinde “yeni bir süreç mi” tartışmalarının olduğu döneme denk gelmeseydi Şenyaşar ve Yıldız aileleri barışması mümkün olur muydu?

Yıllar içinde farklı aracıların bu yönde çabaları olmuş ama bir sonuca ulaşmamış

2018’de Suruç’ta yaşanan ve yakın siyasi tarihe ilişkin çok şey söyleyen olayın tarafları, AKP ve DEM Parti’nin girişimleriyle barıştı.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, AKP Milletvekili Bekir Bozdağ, Abdülhamit Gül, DEM TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder, DEM Milletvekili Saliha Aydeniz ve Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ün öncülük ettiği barışmada AKP MKYK üyesi İbrahim Halil Yıldız ve DEM Milletvekili Ferit Şenyaşar el sıkıştı.

Nedense barışma karesinde, yıllarca ağladığı için gözünün görme yetisini yüzde 70 kaybeden bir anne, bir kadın nedense yoktu.

Oysa onun inadı, isyanı süreci bu noktaya getirdi. Her iki taraftan tahliyeler olduktan sonra bu barışma mümkün oldu.  

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da süreçte etkili olduğu konuşuldu. Linç vahşiliğinin yaşandığı olayla ilgili AKP’li İbrahim Halil Yıldız bugüne kadar çok konuşmadı.

T24’ün sorularını yanıtlayan Yıldız’a yüz yüze geldiğinizde anne Emine Şenyaşar’a ne söylemek istediğini sorduğumda “Sarılmak, acısını paylaşmak, ailem adına özür dilemek” isterim dedi.

İşte İbrahim Halil Yıldız’ın cevapları

İbrahim Halil Yıldız
- Süreç nasıl gelişti, nasıl bu noktaya geldi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da etkisi var mıydı?

Daha çok bizim istememizle oldu. Partimiz de onay verdi. Cumhurbaşkanımız sağ olsun, bu konuda bize yardımcı oldu. Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Yılmaz araya girdi, taraflar görüştü. Yoğun görüşmeler oldu. Ben de barışmak, husumetin son bulmasını istiyordum. Kamuoyunun ve ailelerin rahatlaması. Anne Emine Şenyaşar çok yıprandı bu konuda…

- Evet anne Şenyaşar altı buçuk yıl mücadele verdi. Gözaltına alındı, hakkında dava açıldı…

Ben çok takip etmedim, bu konuda basına da çok çıkmadım. Ülkemizde artık kan ve gözyaşının olmamasını istiyorum. Bu tür şeylerin son bulmasını istiyorum. Belki bu barışma, toplumsal barış için bir başlangıç olur.

- Bu buluşmanın böyle bir mesaj verme derdi de vardı öyle değil mi?

İyi bir mesaj olduğunu düşünüyorum, ülkemiz açısından iyi gelişmeler olur diye düşünüyorum. Tabii büyüklerimiz bizden daha iyi bilirler. Ama ben kendi, ailem ve partim açısından iyi bir gelişme olduğunu düşünüyorum. Bir nebze de olsa toplum rahatladı, aileler biraz rahatladı.

- Şenyaşar ailesinden üç kişi, Yıldız ailesinden de bir kişi hayatı kaybetti söz konusu saldırıda…

İstemediğimiz bir olaydı, inşallah bir daha böyle bir şey daha yaşamayız.

- Özellikle hastane kısmı çok önemliydi. Adeta bir linç yaşandı…

Her iki tarafın aynı hastane gitmesi çok büyük bir yanlıştı. Yani bunu kim, nasıl yönlendirdi, peşine düştüm. Bunu bulabilsek…

- Bir şeye ulaşabildiniz mi?

Böyle bir şeyin hastanede yaşanması asla kabul edilecek bir durum değil. Ben de bunu kabullenemedim.

- Yaralı olarak hastaneye getirilen baba ve oğul Şenyaşar’a saldırılırken polisin bir şey yapamadığı iddia edilmişti, kamera kayıtlarına el konulduğu ortaya çıkmıştı.

Ben orada olmadığım için şahit olmadım.

- Anne ile siz hiç yüz yüze konuştunuz mu?

Yüz yüze gelmek isterim.

- Emine Şenyaşar neden barış buluşmasında yoktu?

Ben istemiştim gelmesini. Rahatsız olduğunu söylediler. Karşı tarafın takdiri. Buna biz karar veremeyiz. Ama olsaydı iyi olurdu. Sayın vekil önemli bir aktör, ailenin temsilcisi olarak oradaydı. Yeni bir sayfa açmak istiyoruz.

Tekrar tekrar konuşmanın kimseye bir fayda sağlayacağını düşünmüyoruz. Bu konuların sürekli irdelenmesini toplum açısından da doğru bulmuyorum. Bundan sonraki süreçte barış ve kardeşlik ana temamız olsun diye düşünüyorum. Bu konuda adım atılmalı. Yani sadece bizim şahsımız ailemizle ilgili bir durum değil. Bütün toplum olarak bunu yaşamamız gerekiyor.

- Altı buçuk yıl boyunca barışma girişiminde bulundunuz mu peki?

Ben çok girişimde bulundum. Araya çok insanlar girdi ama bir türlü olmadı, pürüzler çıktı. Bugüne nasip oldu.

- Altı buçuk yılda olmayan barışma bugün niye oldu sizce?

Belki aradaki insanların doğru seçilmesi çok önemliydi. Araya giren diğer insanlara da teşekkür ederiz, çok çabaladılar ama bu sefer temsilcilerin önemli aktörler olması etkili oldu.

- Barışa ailenizden hiç karşı çıkan oldu mu?

Hayır.

- Anne Şenyaşar ile yüz yüze gelseniz ne söylemek isterdiniz?

Acısını paylaşmak isterdim, sarılmak isterdim.

- Özür dilemek ister miydiniz?

Yani özür şu şekilde, eğer bir hata varsa özür dilenir. Vicdanen, bu konuyla benim hiçbir ilgim yok. Olayın olduğu andan sonuna kadar, dükkândaki görüntülerden itibaren hiçbir şekilde hiçbir yerde ne müdahilim ne de kabahatim oldu.

Tek suçum bütün siyasetçiler gibi esnaf gezmek oldu… Bunu belki karşı taraftaki insanlar da bilmiyordu ben de bilmiyordum, belki bir organizasyon oldu ama benim haberim yoktu. O yüzden hata yaptığım bir şey yok. Tek hatam oraya gitmem oldu. Bu hatam olsa ben özür dilemeyi bilen biriyim, özür dilerim.

-Ama Yıldız ailesinin önemli etkili bir ferdisiniz…

Ailem adına özür dilerim tabii. Ailem adına varsa bir hatası özür dilerim. Her şey benden kaynaklanmış gibi lanse edildi. Bu da yıllarca beni üzdü. Sonuçta hepimiz Allah'ın huzuruna çıkacağız bir gün, herkes hesabını verecek. Sonuçta bir anne eşini, çocuklarını kaybetmiş. Yani gerekirse eşim de gidebilir. Eşim görüşebilir, sonuçta o da bir anne…

- Hukuki süreçle ilgili ne diyeceksiniz? Fadıl Şenyaşar’a 37 yıl, ağabeyiniz Enver Yıldız’a 18 yıl hasip cezası verildi.

Yargının verdiği karara müdahale edemeyiz. Ama ben bundan sonra kimsenin cezaevine girmesini istemem. Çünkü taraflar barıştı. Birbirini affettiyse Allah da affeder diye düşünüyorum. Tabii yargıya müdahil olma şansımız yok.

 Temennim kimsenin bir daha cezaevine girmemesi. Çünkü bu konuya çok insan karıştırmak, müdahale etmek, nemalanmak isteyecektir. Bu konunun, yaranın kapanmasını istiyorum.

- Anne Emine Şenyaşar bu kadar dirayetli davranmasaydı bu barış olur muydu?

Bir anne, acısı fazlaydı. Bir oğlu tutukluydu. Kolay değil. Bunu ancak anne olan anlayabilir. Barış bir gün muhakkak olurdu. Belki geç olurdu ama en sonunda yine barış olurdu. Barış her iki taraf isterse olur zaten. Tek tarafın istemesiyle bir barışın olması mümkün değil.

Ülkeler barışıyor. Ne kadar erken barışılırsa o kadar iyi olur diye düşündüm hep.  Onlar da Kürt biz de Kürdüz. Aramızda öncesinden bir husumetimiz yoktu. Tamamen bir anda gelişmiş bir şey. Tabii öncesinde başka bir şey var mı? Ben onu bilemiyorum. Ama keşke olmasaydı. Bu barış AKP ve DEM’in ortak iradesiyle yapıldı.