Ramazan Özgültekin'in vefatını Şanlıurfa'daki bir program için yolda iken öğrendiğini belirten Başkan Bucak, "Çok üzüldüm, Allah rahmet etsin, mekanı cennet olsun. Ramazan abi zaman zaman uğradığım biriydi. En son ofis olarak kullandığı yere gittim. Beraber oturduk, Siverek ile ilgili neler yapılabilir diye görüşlerini sorardım. Siverek'in hikayelerini dinlerdik. Mesela Koçali Baba'nın hikayesini ondan dinlemenizi tavsiye ederdim. Mutlaka onun kayıtları vardır birilerinde anlatış şekli ile hikayesiyle beraber." dedi.
-Siverek‘in yaşayan hafızasıydı
Özgültekin'in şehrin hafızası olduğunu vurgulayan Bucak, şunları kaydetti:
"Hakikaten Siverek'in yaşayan bir hafızasıydı. Siverek'in tarihini çok iyi biliyordu, ailelerin nereden geldiğini özellikle kaleden inen ailelerin kimler olduklarını, bunların hepsini de bilirdi. Tarihi mekanlarımızın tarihlerini de çok iyi bilirdi. Ben Siverek ile ilgili bir albüm hazırlamıştım, o albüm hazırlanırken de Hüseyin Demirbağ hocamızla beraber kendi arşivinden de kullandığımız resimlerle biz bir albüm hazırlamıştık. O albüm yaklaşık 15 yıl önce hazırlanan bir albümdü ve hala geçerliliğini koruyan bir albüm. İkincisi için de hazırlık yapıyorduk. Hüseyin hocamdan rica ettim, ikinci kitabı hazırlayalım diye bu vesileyle de yine Ramazan abiyle bağlantı halindeydi ancak ömrü kafi gelmedi. Allah rahmet etsin mekanı cennet olsun."
-Ondan dinlediklerimizi gelecek nesillere aktaracağız
Ramazan Özgültekin'in anlattıklarını gelecek nesillere aktarılmasının önemine değinen Bucak, "En azından Siverek‘le ilgili ondan duyduğumuz anıları ve hikayeleri çocuklarımıza anlatabileceğiz."
-Biz yaşarken ismini bir parka verdik
Ramazan Özgültekin ismini yaşadığı dönemlerde bir parka verdiklerini hatırlatan Başkan Bucak, şu ifadeleri kullandı:
"Rahmetli olduktan sonrasında bir anlamı kalmıyor. Ben görmesi için o zaman bir parka ismini vermiştim. Onu da yine kendisine bir ziyaretimde oldu, ofisinde öğrenciler vardı. Yaklaşık 15 tane ilkokul öğrencisi. Ödev hazırlarken onun kitaplarından ve onun koleksiyonundan faydalanıyorlardı. Hepsi de ders çalışıyordu. Bir de çay ikram ediyordu, onlara yiyecek getiriyordu evden. O günü unutmadım ve aklımda kaldı yani. Dedim ki en azından bu konuyla ilgili bir çalışma yapalım, Ramazan hocamızın da ismi yaşasın diye. Yani ben sağlığında yaptım bu işi. Kendisi de gördü, ne mutlu bana."