GÜNDEM

Ahmet Hakan'ın Canlı Yayında ‘Gabar Petrolü’nü Koklaması Lösemiyi Hatırlattı

Ahmet Hakan'ın canlı yayında ‘Gabar Petrolü’nü koklaması izleyenler için dikkat çeken anlardan biriydi. Peki, akaryakıt koklamak, ne kadar sağlıklı bir davranış? Yüksek dozda akaryakıt bileşinine maruz kalmak, insanı lösemi bile yapabiliyor.

Abone Ol

Ahmet Hakan'ın canlı yayında ‘Gabar Petrolü’nü koklaması izleyenler için dikkat çeken anlardan biriydi. Peki, akaryakıt koklamak, ne kadar sağlıklı bir davranış?

Türkiye’de 13 bini aşkın akaryakıt istasyonu bulunuyor. Avrupa’nın en büyük 3. bayi ağına sahip olunan ülkede yılda yaklaşık 35 milyon tonluk akaryakıt satışı gerçekleşiyor. 150 bin akaryakıt çalışanı olduğu tahmin edilen sektörde, mesai süresi ise 12 saat olarak kaydediliyor.

Ozan Ekiz’in haberine göre, istasyonlarda çalışanların maruz kaldıkları kimyasallar ve bunların sağlık üzerine etkisi de oldukça riskli. Buna göre, akaryakıt istasyonu çalışanları benzen, toluen, etilbenzen, ksilen, karbonmonoksit, karbondioksit gibi zararlı maddeleri soluyorlar.

ÖLÜM KOKUSU BENZEN

Petrol ürünlerinde doğal olarak bulunan benzen, kişinin vücuduna zarar veren maddelerden sadece biri… Benzene kısa sürede ve yüksek dozda maruz kalınması halinde uyku hali, yorgunluk, baş ağrısı, bilinç bulanıklığı, denge bozukluğu meydana gelebilir. Öte yandan Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı’nın yaptığı çalışmaya göre de benzene maruz kalmanın lösemiye neden olduğu ortaya kondu.

NEŞE VE AGRESYON BİR ARADA TOLUEN

Toluen, benzinin karıştırılmasında çözücü olarak kullanılan bir madde. Kanserojenik etkisi olmayan toluene düşük dozda maruz kalındığında neşelenme, kendini iyi hissetme; orta dozda algı bozuklukları, halüsinasyonlar, hezeyanlar, agresif; yüksek dozda ise denge kaybı, konuşma bozuklukları, dalgınlık ve nöbetlerin görülebileceği kaydediliyor.

EGZOZDAN ÇIKAN ZEHİR: KARBONMONOKSİT

Egzoz gazlarından oldukça fazla bir şekilde yayılan karbonmonoksit ise oldukça zehirli. Solunması halinde hücrelerin oksijensiz kalmasına sebep olan bu gaz; baş ağrısı ve dönmesine, bayılma ve komaya yol açıyor.

90 ÇALIŞANDA GÖRÜLDÜ

Yurt dışında yapılan bir çalışmaya göre 151 çalışanın 90’ında baş ağrısı, baş dönmesi, bitkinlik, yorgunluk, kaşıntılı cilt, kırmızı döküntü, kabarcıklar, burun tıkanıklığı ve boğaz ağrısı, boğaz kuruluğu semptomunun görüldüğü kaydediliyor.

“KESİN OLMASA DA DNA’DA BOZULMALAR OLABİLİR”

Konuyla ilgili konuşan Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik Toksikoloji Anabilim Dalı’nda Araştırma Görevlisi olan Aylin Elkama benzin buharlarının etkilerini anlattı.

Elkama, “Uzun süre benzin buharına maruz kalan çalışanlarda bazı sinir sistemi etkileri görülmüştür. Baş ağrısı, yorgunluk, uykusuzluk problemleri, hafıza kaybı ve genel halsizlik şikâyetleri bildirilmiştir. Benzin istasyonu çalışanlarıyla ilgili başka bir çalışmada, görsel bellek ve algının, psikomotor rahatsızlıkların ve görsel motor öğrenme yeteneğinin önemli ölçüde etkilendiği gösterilmiştir. Benzine bir yıldan fazla maruz kalan işçilerde, daha kısa süreli maruz kalan işçilere kıyasla daha düşük görsel bellek ve zihinsel kapasite tespit edilmiştir” dedi.

“SICAK YERLERDE MARUZİYET DAHA FAZLA”

Elkama, benzin istasyonlarındaki maruziyetin ve etkisinin hava sıcaklığına göre değişebildiğinin altını çizerek, “Yapılan araştırmalar, benzin istasyonu çalışanlarının maruziyet riskinin, yüksek ortam sıcaklıklarında ve özellikle tropik ülkelerde benzinin buharlaşmasındaki artış nedeniyle daha yüksek olduğunu göstermiştir. Bu ülkelerde, benzin istasyonu çalışanlarının ortalama sıcaklığın 30°C’nin altında olduğu diğer ülkelere kıyasla muhtemelen daha fazla benzin buharı soluduğu varsayılmaktadır” ifadelerini kullandı.

OLUMSUZ ETKİLERİ EN AZA İNDİRGEMEK İÇİN NELER YAPILABİLİR?

Elkama, Türkiye’de benzin istasyonu çalışanlarının daha az zarar görmesi için neler yapılabileceğini şu sözlerle sıraladı;

“Modern kurşunsuz benzinlerin daha düşük miktarlarda benzen ve kurşun içermesi nedeniyle insan sağlığı için daha az risk oluşturduğu doğrudur, ancak benzinin potansiyel genotoksisitesi ile ilgili sorun halen netlik kazanmamıştır. Benzinin formülasyonunda, üretim süreçlerinde ve dağıtım yöntemlerinde daha fazla değişiklik yapılmasıyla, insan ve işçi sağlığı ve çevre için daha düşük risk seviyeleri mümkün olabilir”

HANGİ ÖNLEMLER ALINMALI?

“Çalışanların potansiyel olarak tehlikeli atmosfer koşullarına maruz kalmalarını azaltmak veya ortadan kaldırmak adına, self-servis süreci başlatılabilir veya yakıt ikmali sırasında buhar geri kazanım teknolojilerinin kullanımı zorunlu tutulabilir. Akaryakıt istasyonu çalışanlarının eğitilmesi, iş uygulamalarının iyileştirilmesi ve maruziyetten kaçınma tekniklerini içeren idari kontroller ve uygulamalar tavsiye edilebilir.

Ayrıca, mesleki kimyasallara maruziyetin periyodik olarak izlenmesi, maruziyet değerlerinin uluslararası izin verilen sınırlara uygun hale getirilmesi ve maske ve eldiven gibi kişisel koruyucu ekipmanların uygulanmasını içeren güvenlik önlemlerinin alınması önerilmektedir. Sağlık sürveyansı çalışma hayatı bittikten sonra devam ettirilmelidir.

AB’de ve ABD’nin Kaliforniya gibi bazı eyaletlerinde 2035 yılından itibaren petrol bazlı yakıtla çalışan yani dizel ve benzinli motorlara sahip yeni araçların satışının durdurulacağı ve elektrikli, biyoyakıtla çalışan araçlara geçileceği planlanmaktadır. Bu sisteme geçildiği takdirde akaryakıt istasyonlarında çalışanlardaki maruziyete bağlı risk elbette azalacaktır”